top of page

Barselona Rotası

Güncelleme tarihi: 1 Kas 2024


Gaudí’nin rengarenk binaları, Picasso’nun ilham verici sanat eserleri ve sokaklarda karşılaştığınız canlı müzik grupları ile son derece estetik ve dinamik bir şehre hoşgeldiniz! Yaz yolcuları için hem güneyin bunaltıcı sıcaklığından bir nebze daha serin, hem de ister şehir hayatını isterseniz de deniz keyfini deneyimleyebileceğiniz bir durak olacak.

Uzatmadan işte 3 günlük detaylı bir rota;



Gün-1: Genel Şehir Gezisi

Rotayı uygulamada görmek için: https://maps.app.goo.gl/Gnh2sRuR9gtgXHpE7

 

1.Plaça de Catalunya (Katalunya meydanı)


Katalunya Meydanı, Barcelona’nın kalbinde yer alan enerjik bir buluşma noktasıdır. Şehrin ana yollarının kesişiminde bulunan bu meydandan, La Rambla gibi ünlü caddelere, Passeig de Gràcia’nın lüks alışveriş bölgelerine ve diğer önemli noktalara kolayca ulaşabilirsiniz. Alışveriş merkezleri, kafeler ve restoranlarla çevrilidir, ayrıca büyük bir çeşme ve dikkat çekici heykellerle süslenmiştir. Meydan, yıl boyunca çeşitli etkinliklere ve festivallere ev sahipliği yapar. Aynı zamanda toplu taşıma bağlantıları açısından da merkezi bir konumda bulunur, bu nedenle şehri keşfetmek isteyenler için mükemmel bir başlangıç noktasıdır.


2.Kiss duvarı


Açıkcası bu kadar ünlü olmasa ve kolayca ulaşılıyor olmasa bence özellikle görmek için zaman ayırmaya değmez. Ancak turistik bir tuzak olduğunu düşünmüyorsanız daha detaylı açıklama şöyle:)



The World Comes to Life with Each Kiss” duvarı, Barcelona'nın El Raval bölgesinde, Carrer del Carme üzerindeki popüler bir sokak sanat eseridir. Bu duvar, ünlü rock grubu KISS’in tanınmış maskotlarıyla kaplı olup, renkli ve enerjik bir görselliğe sahiptir.

Duvar, sanatçı D*Face tarafından yapılmıştır ve KISS'in rock dünyasındaki etkisini ve kültürel önemini yansıtır. Grafiti, dinamik tasarımı ve büyük, dikkat çekici figürleriyle dikkat çeker. Ayrıca, duvarın üst kısmında "The World Comes to Life with Each Kiss" (Her Öpücükle Dünya Canlanıyor) yazısı bulunur, bu da KISS'in müziğinin ve enerjisinin global etkisini vurgulayan bir mesaj olarak yorumlanmaktadır.



3.Barcelone Katedrali



Barcelona Katedrali, resmi adıyla Katedral de la Santa Cruz y Santa Eulalia, şehrin Gotik Mahallesi’nde yer alan göz alıcı bir Gotik yapıdadır. İnşaatına 1298 yılında başlanmış ve 15. yüzyılda tamamlanmıştır. Katedral, zarif sivri kemerleri ve büyük vitray pencereleriyle Gotik mimarinin mükemmel bir örneğidir.

İç mekânı, etkileyici yüksek kemerler ve zarif taş işçiliğiyle dikkat çeker. Katedral, Barcelona’nın koruyucu azizi Santa Eulalia'ya adanmıştır ve bu azizin anısına katedralin avlusunda bir heykel bulunur. Ayrıca avluda yaşayan ördekler, ziyaretçilere hoş bir sürpriz sunar.

Katedralin çan kulesi, 50 metre yüksekliğiyle şehir manzarasının tadını çıkarmak için harika bir yerdir. Hem tarihi hem de manevi önemi büyük olan bu yapı, yıl boyunca birçok turistin ilgisini çeker ve Barcelona’nın kültürel kalbinin bir parçası olarak kabul edilir.




4.Barri Gotic Sokakları


Aslında hem kiss duvarı hem de barselona katedrali hali hazırda barri gotik'in içerisinde yer alıyor. Ancak bence buralara kadar gelmişken adını gotik mimariden alan ve şehrin en eski yerleşimlerinden biri olan ara sokaklara dalmayı ihmal etmeyin!


Barri Gòtic, Roma dönemine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Bölge, Orta Çağ’da Barcelona’nın ticaret ve yönetim merkezi olarak gelişmiştir ve bugün bu dönemin izlerini taşıyan birçok yapı barındırır. Barri Gòtic’in dar, labirent gibi sokakları, bölgeyi keşfetmeyi oldukça keyifli hale getirir. Sokaklarda gezinti yaparken, tarihî binaların ve eski dükkanların arasında kaybolabilirsiniz.









-Pintxo denemelik mekan önerisi: El Pintxo De Petritxol (Pintxos dediğimiz şey bizim kanepeler. Tapas’tan farkı ekmek üzeri ve tek parça olarak servis edilmesi)

-Churro denemek için: Xurreria Laietana


5.Mercat de la Boqueria


La Boqueria; Pazar Günleri Hariç 08-20 Saatleri Arası Açık

Açıkcası açık pazarlara bayılan biri olarak bir şans verin derim ♡ Bir yandan karidesinizi yerken bir yandan soğuk şarabınızı içebileceğiniz Barcelona’nın kalbinde, La Rambla üzerinde yer alan rengârenk bir pazar. Buraya adım attığınızda, meyve ve sebzelerin, taze deniz ürünlerinin ve İspanyol jamonlarının eşsiz kokuları sizi karşılıyor. Göz alıcı tezgahlar arasında dolaşırken, egzotik meyvelerden tatlılara kadar her şeyin tadını çıkarabilirsiniz. Hem yerel halkın hem de turistlerin buluşma noktası olan bu pazar, sosyal bir atmosfer sunuyor. Öneri; ayaküstü beğendiğiniz ürünleri deneyerek birer kadeh soğuk cava içmek.


























6.Plaça Reial


Plaça Reial, Barcelona’nın sosyal hayatının kalbinin attığı yerlerden biri. Çevresinde sıralanan kafeler ve restoranlar, yerel halk ve turistlerin dinlenip keyifli vakit geçirebileceği mekanlar sunar. Bu kafe ve restoranlar, güneşli bir öğleden sonra kahve içmek ya da akşamları tapas ve sangria eşliğinde sohbet etmek için oldukça ideal. Meydanın hareketli atmosferi, ev sahibi olduğu renkli barlar ile akşam için de cazip seçenekler sunuyor. (Tüm ülke genelinde barların 00.00'da kapandığını bildireyim de hayal kırıklığına uğramayın:)


7.Günü deniz kenarında bitirin!


Şehrin sahile yakın bölgesinde oldukça sevimli tapas barlar mevcut. Biz Perikete'yi denedik ve çok sevdiğimiz için ertesi gün yeniden geldik ♡ Başka bir yer seçecekseniz de özellikle deniz mahsullerinin önce çıktığını söylemekte fayda var. Zaten ispanya gezisinde deniz mahsullerine doyacağınızın garantisini veririm.


Gün-2: Antoni Gaudi eserleri



Rotayı uygulamada görmek için: https://maps.app.goo.gl/JzT1SDH29sgJjfoN9


1.Park Güell (Giriş bileti: €20)

Buraya kadar gelip ünlü Park Güell'i görmeden olmaz dedik ama itiraf etmek gerekirse bu parkın overrated olduğunu düşünüyorum:) Tabi kendiniz görüp karar vermenizde yarar var. Kısaca bilgi vermek gerekirse; Park Güell Barcelona’nın en ünlü ve etkileyici parklarından biri olarak kabul edilir. Katalan mimar Antoni Gaudí tarafından tasarlanmış bu park, modernist mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak 1984 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.


Park Güell, ilk olarak 1900 yılında özel bir konut alanı olarak tasarlanmış ancak projede yaşanan zorluklar nedeniyle (bütçe tahmin edilenin çok üstünde çıkınca parasal olarak bir faciaya dönüşmüş) 1914 yılında Gaudí’nin yaratıcı vizyonunu ve doğal peyzajla uyumlu olarak şekillendirdiği ancak bitiremediği eseri park olarak halka açılmış.
















Parkın en ikonik özelliklerinden biri, Serpantin Bank’tır. Bu uzun, dalgalı bank, rengârenk mozaiklerle kaplıdır ve hem estetik hem de işlevsel bir tasarımdır. Üzerindeki çeşitli renklerdeki parçalar, canlı ve enerjik bir görünüm sunar.


Parkın girişinde, Güell Sarayı olarak bilinen iki fantastik kapı bekçi kulübeleri bulunur. Bu binalar, Gaudí’nin sıradışı tasarım anlayışını yansıtır ve özellikle orman temalı çatıları ve fantastik detaylarıyla dikkat çeker.


Park, doğal taş yapılar ve yeşil alanlar arasında uyumlu bir şekilde tasarlanmıştır. Doğayla iç içe olan bu park, yürüyüş yolları, geniş açık alanlar ve etkileyici yapılarla zenginleştirilmiştir. Yüksek noktalardan Barcelona şehir manzarasını izlemek mümkündür.



Parkın çeşitli köşelerinde Gaudí’nin başka eserlerine rastlamak mümkündür. Örneğin;

Park Güell’deki Çiçek Sepeti Taşıyan Kadın Heykeli, Antoni Gaudí’nin modernist sanatının zarif bir örneğidir. Bu heykel, trencadís (parçalanmış seramik mozaik) tekniğiyle kaplanmıştır. Bir kadın figürünü temsil eder ve kadın, başında büyük bir çiçek sepeti taşır. Bu figür, doğanın ve kadın emeğinin simgesel bir ifadesi olarak tasarlanmıştır. Parkın Güell Sarayı girişinde yer alır ve doğanın güzelliklerini, bereketini simgeler. Renkli mozaikleri ve akıcı hatlarıyla Gaudí’nin doğa ile sanatı birleştirme yeteneğini gözler önüne serer. Hem sanatseverler hem de turistler tarafından sıklıkla fotoğraflanan bu heykel, Park Güell’in dikkat çekici noktalarından biridir.








Salamander Heykeli olarak bilinen ve “El Drac” adı verilen renkli mozaiklerle kaplı heykel, parkın sembollerinden biridir. Bu heykel, Gaudí’nin doğal unsurları ve mitolojik figürleri birleştiren yaratıcı tasarımını sergiler.


Gauidi'ye hayatının son kısmını geçirmek üzere Park Guell'de yaşamasına izin verilmiş. Kalan günlerini geçirdiği ev işte şurası:

Konut alanı olarak planlandığında inşa edilmiş en güzel evlerden bir tanesi:

Eskiden çarşı olarak planlanmış şimdi ise etkinlik alanı olarak kullanılan meydanın alt kısmında kalan tavan süslemeleri.






















Vicens evine gitmeden yol üstü hem lezzetli hem de oldukça sevimli bir yemek molası önerisi: Taverna El Glop.

Biz paella'yı ve yaz şarabı denilen “tinto verano”yu tercih ettik. Bunun yanı sıra gazpacho'sundan da oldukça memnun kaldık.



 
 
 

Comments


İlk siz haberdar olun!

Teşekkürler

bottom of page